Dünya edebiyatından seçilmiş MEKTUPLAR (ADAM yayınları)
Van Gogh (1853-1890):
İnsanın ruhunda koca bir ateş yanıyor olabilir ama hiçbir zaman kendi kendisini ısıtamaz onunla, gelip geçenler yalnızca bacadan çıkan cılız dumanı görürler ve yollarına devam ederler. Şimdi bak, yapılması gereken şu: içindeki o ateşi körüklemeli kişi, kendi kendine yeterli olmalı, büyük bir sabırsızlıkla ama gene de sabırla birinin gelip o ateşin yanına oturacağı -belki de hep orada kalmak üzere- saati beklemeli. Tanrıya inanan kişi önünde sonunda, ergeç gelecek olan o saati beklemesini bilmeli.
Şimdilik, görünüşe göre, her işim kötüye gidiyor, bu durum epeydir sürüyor üstelik, gelecekte de bir süre aynı olacağa benzer; ama her şeyin düzeleceği bir vakit de gelebilir. Bu ille de olacak demiyorum, belki de hiçbir zaman olmayacak. Ama iyiye doğru bir gelişme olursa, bunu bir kazanç sayar, rahatlarım ve derim ki: nihayet! görüyorsunuz ya, bir şeyler varmış!
...insanlarda ve yaptıkları işlerde gerçekten iyi ve güzel olan, içsel ahlak taşıyan ve tinsel ve harikulade güzellikte ne varsa Tanrı'dan geldiğine inanıyorum öte yandan, insanlarda ve yaptıkları işlerde kötü ve yanlış olan şeyler tanrıdan değil bence, Tanrı hiçbirini onaylamıyor.
Bir de, her zaman düşünmüşümdür ki, Tanrı'yı tanımanın en iyi yolu pek çok sevmektir. Bir dostu sev, karını sev, canın ne istiyorsa onu sev, bildiğinden daha fazlasını bilmenin doğru yoluna girmişsin demektir. Ben böyle diyorum. Ancak ulu, ciddi, mahrem bir duygu birliğiyle sevmeli kişi, tüm gücü ve aklıyla sevmeli, daha derinden, daha iyi, daha çok öğrenmeye çalışmalı. böylesi bir yol Tanrı'ya götürür, sarsılmaz imana götürür.
Bir örnek vereyim sana: biri Rembrand'ı seviyor diyelim, ama ciddi seviyor, o kişi Tanrı'nın var olduğunu bilir ve derinden inanır. Biri Fransız devriminin tarihini inceliyor diyelim, o kişi imansız olamaz, en büyük şeylerin gerisinde de tanrısal bir erkin kendini gösterdiğini anlar.
s. 107-109
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder