Not: Bu yazıyı 2011 yılında yazmışım. Hayaller, umutlar, beklentiler tavan yapmış. Keşke şimdi de aynı umudu taşıyabilseydim...
2011-04-27 14:06:00
2011-04-27 14:06:00
Başbakan'ın çılgın projesiyle ilgili anlattıklarını dinliyorum bölük
börçük..
Bu toplantı sanki sadece seçim propagandası yapmak için düzenlenmiş..
Başbakan ekonomi ağzıyla konuşurken bize yabancılaşıyormuş gibi geliyor bana.
Hele hele fakirlerle ilgili Kılıçdaroğluvari vaatlerini sıralarken hiç heyecan
duymuyorum.
Tarihine ve coğrafyasına hayran (!), bölgesine duyarlı, vicdanıyla dünyaya
bakmaya çalışan bir birey olarak sanki tatmin olmadım bu konuşmadan. Neden
derseniz; dar ufuklu ve yüzeysel hedefli geldi bana..
Bu ay Balkanlara; Üsküp,
Prizren, Priştine, Sarayevo, Mostar, Konjiç, Potiçeli, Podroridza'ya yaptığımız
ziyaret, geçen Kurban bayramında Suriye'ye yaptığımız geziler bize coğrafyamızı
tekrar ve yeniden hatırlattı. Bütün şehirlerimiz içinden nehirler akan şiirsel
güzellikte şehirler!
Evet; İstanbul da bizim diğer şehirlerimiz gibi 'pırlanta' değerinde paha
biçilemez bir hazine ... İnsan ve hayat merkezli bir medeniyetin torunlarıyız. Ama şu anda bütün Ortadoğu'yu ve Afrika'yı saran emperyalist saldırılarla beraber gerek
Libya'da gerekse Yemen ve Suriye'de diktatör yönetimler kanalıyla uygulanan
vahşet Türkiye halkı olarak bizi kaygı ve üzüntüye boğuyor. Şu anda ebeveyn
olan herkes çocuklarının geleceği için kaygı duymaktadır. Bundan sebep;
coğrafyamızı kan ve gözyaşından arındırmadan, yine eskiden olduğu gibi bir
'barış ülkesi' haline dönüştürmeden lokal kurtarılmış şehirler, bölgeler inşa
etmek son tahlilde kısır kalacaktır.
Geçtiğimiz on yıllarda Türkiye'de de uygulamaya sokulan kıyım senaryoları şu
anda coğrafyamızı kasıp kavurmakta, oluk oluk kardeş kanı akmaktadır. Başbakanın başarısının sırrı; bölgesel ortak sorunlarımıza, tehditlere
yönelik olarak yaptığı vicdanlı çıkışlardır. Ama bu kadarla kalması ihtiyaca
cevap vermez. Türkiye'nin dış politikada sıfır sorun hedefi, ancak Suriye veya
Yemen ya da Bahreyn, Mısır, Tunus ve diğer Osmanlı eyaletlerine barışçıl
müdahelerle sağlanabilir.
Medeniyetimizin inşa ettiği güzelim İslam
şehirlerimizin hoyratça bombalanarak yerle bir edilmesine göz yumarsak
gelecekte İstanbul'umuzu da koruyamayız. Öyleyse Türkiye bu noktadan itibaren
coğrafyasını da hesaba katarak hayal kurarsa 'gerçekçi' olur.
Bu girizgahtan sonra ben de hayallerimi şöyle sıralayayım:
Ülkemizde adaletin inşası ve korunması açısından kadın erkek, sünni alevi,
fakir zengin, Kürt, Türk, Çerkez, Laz vs. gibi ayrımlara bakmadan, yetenek ve
birikimine göre fırsat eşitliğine kavuşması..
Böyle ayrımlar yapanların
dövüldüğü (!) bir ülke haline dönüşmesi..
Özellikle Özal'la beraber hızlanan iç ve dış bütünleşme ve kaynaşma
aşamasını alnının akıyla başaran ve 'barış'la bir arada yaşama irademizi
perçinleyecek bir bölgesel vizyonla bütün Avrasya'nın adeta İpek Yolu misali
demiryolu ve konaklama noktalarıyla birbirine bağlanması..
Osmanlı'nın
yıkılmasıyla akim kalan Hicaz-Bağdat demiryolu projeleri gibi sınırları
kaldıran ekonomik vb. projeleri ve daha nicelerini hayata geçirmek..
Ortak kültürlerimizi ve dillerimizi tanımayı sağlayacak uluslararası eğitim
kurumları ve kültür ocakları oluşturulması..
Ekonomiden ve ekonomik hedeflerden önce moral ve idealist anlamda
geleceğimizi garanti altına alacak yapısal temellerin atılması..
Şu anda hemen aklıma gelen hedefler bunlar..İstanbul'la ilgili proje tabi
ki çok güzel ve çok yönlü faydalar içeriyor ama Türkiye hedeflerini bir gömlek
büyütmezse ve değerlerinden taviz verirse çok hızlı bir şekilde tepetaklak
olabilir...
Bütün çocukların kan, zulüm, yoksunluk ve yoksulluk görmeden, yetim
kalmadan, sahipsizlikten içi üşümeden sokaklarda oynayabildiği, insanların
elini kolunu sallaya sallaya Sarayevo'dan Kudüs'e, Mekke'den Cezayir'e,
Bağdat'tan Kabil'e, İslamabad'a gidebildiği, Akdeniz'in bir 'barış gölü' haline
geldiği bir Türkiye ve dünyayı hayal ediyorum.
İstanbul'un değeri ancak kardeş şehirlerle beraber düşünülürse bir anlam
ifade eder çünkü o zaman İstanbul 'sahici' bir uğrak yeri ve merkezi olabilir.
İstanbul'dan geçen yollar, ola ki gönülleri ve elleri birleştirsin, hayatlarımıza
huzuru ve güveni geri getirsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder