Bugüne kadar insanları mutlu etmeyi birinci önceliğim olarak gördüm. Hep pozisyonumu karşımdakine göre ayarladım. Bunu beklenti için değil, benimi mutlu ettiği için yaptım, çünkü bana manevi tatmin veriyordu.
Zamanla böyle davranmanın ilerde insana acı verdiğini farkettim. İnsanların kahir ekseriyeti karşılıksız iyiliğe hazır değiller, belki de layık değiller, panikliyorlar ve ürküyorlar. Mesela bir sırrını sana açan insan senden çekinmeye başlıyor ve haketmediğin tavırlarla karşılaşıyorsun. Bu da insanı yaralıyor. Çünkü insanların çoğu kişisel gelişimini tamamlamamış ve tamamlaması da imkansız o potansiyele sahip değil. Özellikle akraba, arkadaş, komşu diye kodladığımız insanlar... Bilemiyorsun; senin tökezlemeni, üzülmeni, başarısız olmanı, mutsuz olmanı mı istiyorlar yoksa mutlu olmanı mı istiyorlar. Öğrenince de iş işten geçmiş oluyor.
Kendimiz için geç kalmışlık diye bir vakıa yok. Bu aydınlanmalardan sonra pekala daha özerk (psikolojikmen) ve daha huzurlu olabiliriz. Yaşadığımız hayal kırıklıklarını engelleyemeyiz belki bundan sonraki adımlarımızı değiştirebiliriz. Bin defa aynı yanlışı yapıp her defasında farklı sonuç almayı ummak da saçmalık olurdu. Ölümcül bir edilgenlik, bir nevi ölüm...
Şu anda kendimi gayet hafif, enerjik ve üretken hissediyorum. Kimsenin hayatıma müdahil olup bu kafa konforumu bozmasını istemiyorum. Herkes de ait olduğunu hissettiği, rahat olduğu, mutlu olduğu halde yaşasın. Yeter ki bana gölge etmesin.
Falanca filanca kimse için bu yakaladığım uyumu bozmak, isteyeceğim en son şey. Şundan da kusur kaldım diyecek bir şeyim yok. Her şeyi tattım, deneyimledim. Bu saatten sonra sadece içimden geldiği gibi, keyfimin kahyası için yaşamak istiyorum.
Yani demem o ki takdir edilmeyen özverilerle hayatımı zehirlemeye bu yaştan sonra (58) hiç niyetim yok. Öyle bir psikolojiye geldim ki, ne aman aman özlemlerim var ne de hedeflerim ve bu havanın bozulması dışında hiçbir endişem yok (konfor alanı, en önemli yaşlılık belirtisi. yavaş yavaş ölmeye başlıyor insan. arayış ve merak bitiyor ve kayıtsızlık başlıyor.). Ay şunu şöyle dersem, vay bu böyle anlarsa gibi kaygılardan da uzağım.
Bunlar kendini övme değil, çıkarımlar. sadece dengim olmayan, bana benzemeyen, hayata anahtar deliğinden bakan insanları çevremde istemiyorum. Ölünce herkes hayatına kaldığı yerden devam ediyorsa öyleyse banane:) (Çocukken en çok azar işittiğim hareket omuz silkmekti. hayata karşı itirazımmış şimdi hatırladım.) 17.10.2021